“Kipling her zaman yalnız bir adamdı. Başşairlik payesine erişmek istemedi, çünkü böyle bir onur kazanmanın hükümeti eleştirme özgürlüğüne engel olacağından korktu. Şöhret Kipling’i pek az ilgilendiriyor, belki de hiç ilgilendirmiyordu. Ölüme yaklaştığında, hüzün içinde, bugün bağımlı yazar diye adlandırdığımız sınıfa dahil olmanın boşluğunu kavradı. İnsanoğluyla bir hesaplaşmaya girmeyi amaçlayan ama tartışılmasıyla bugün bir çocuk kitabı yazarı haline dönüşen Swift’i anımsadı. Tanrıların, insanların öyküler kurgulamasına izin verdiğini ama bundan bir ders çıkarmasına izin vermediğini yazdı. İmgelem gücü, ince ustalığı, seslerin inceliklerini sezebilme yeteneği, sözcükleri ekonomik bir biçimde kullanışı ve dürüstlüğü aynı derecede takdire değer özellikleridir.”
- Jorge Luis Borges