Ülker Köksal’ın Dünyanın Yaşlı Çocukları adlı oyununda "Bülent" şöyle der:
“Tiyatrocular... Kendilerini kuklacı sanan kuklalar... Hüzünlü palyaçolar... Köle hükümdarlar… Sahnenin pervaneleri... Filozof delileri... Yaşamı oyuna, oyunu yaşama çeviren sihirbazlar… Düşü gerçeğe, gerçeği düşe çeviren yalancılar…”
İşte, Pınar Çekirge ve Yavuz Pak o en sahici yalancılarla konuştular.
Pınar Çekirge ve Yavuz Pak, hiçbir ödenekli ya da özel tiyatronun, hiçbir yapımcının bir araya getiremediği, tiyatromuzun en önemli oyuncularını bir kitapta buluşturdular. Oyunlardan, yaşar kıldıkları kimliklerden yola çıkarak, dünden bugüne, dünden yarına kalan izlerin peşine düştüler. Taklidi aslıyla eşdeğer tutmadan…
Repliklere ait o tılsımlı müziği duyanların hayatlarına, aylarca süren gizemli bir yolculuk bu kitap. Pınar Çekirge ve Yavuz Pak, can çekişen duyarlılıklara, o ışıklı hayatlara ya da sahneden sonsuzluğa dokundular; doğduğu topraklarda Dionysos’un izini sürdüler…
Ne dediler?
“Bildiğimiz, klasik bir söyleşi derlemesi değil bu kitap. Tiyatrocuları yalnız sahne üstündeki yaşamlarıyla tanımıyor, onların içinde bulundukları ortamı, bir dönemi de yakından tanıyor, öğreniyorsunuz. Bir anlamda, Türkiye’de tiyatronun bir dönemi, yakın geçmişi yarınlara aktarılıyor ve tiyatromuzun genel bir görüntüsü, bir panoraması çiziliyor.”
Yaşar İLKSAVAŞ
“Belgeciliğin olmadığı, sanatçının sahneyi bıraktığı anda unutulduğu ülkemizde Pınar Çekirge ve Yavuz Pak belgecilik anlamında, sanatçıları yaşatmak ve unutturmamaya çalışmak anlamında çok önemli bir işlevi yerine getiriyorlar.”
Yaşar İLKSAVAŞ
“Türkiye’nin çok değerli tiyatrocularıyla yapılan bu söyleşilerde, yazarlar kültür birikimlerini, tiyatro birikimlerini, sanata bakışlarını da ortaya koyuyor, bu arada çok temel bilgilere de sohbet edercesine parmak basıyorlar. Bilgiçlik taslarcasına değil, sohbet edercesine yapıyorlar bunu. Estetik, tiyatro estetiği, sanat… kavramlarına değiniyorlar; tiyatro tarihini yer yer gözler önüne seriyorlar.”
Yaşar İLKSAVAŞ
“Tiyatroya gönül vermiş iki insan yan yana gelmiş, tiyatro sahnesinin üzerinde bulunan tozlara seslerini bırakanlar ile söyleşi yapmışlar. Sorular sorulmuş, bol kahkahalar atılmış, zaman zaman gözyaşları dökülmüş, romantik anılar kadar dramatik sahneler yaşanmış ve bu güzel kitap ortaya çıkmış.”
İsmail Cem ÖZKAN
“Sanatçıyı sanatçı yapan içinde yaşadığı zaman çizgisidir ve o çizginin koşulları içinde bir anlam yükleyebilirsiniz. Sanatçı sadece bulunduğu zamanın değerlerini taşımaz geçmişin birikimini de üzerinde taşır. Bu iki güzel insanın romantizm ve gerçeklik arasında yakalamış olduğu öykü tadında söyleşileri okumak, sizleri de bir yerlere alıp götürecek…”
İsmail Cem ÖZKAN
“İki sosyal bilimci olarak, Pınar Çekirge ve Yavuz Pak’ın izleyiciye bilgilendirici bir hizmet, tiyatro tarihine notlar, tiyatro sanatçılarımıza da bir vefa borcu olarak müşterek sentezlerini içeren bu eser, yazarların Paralel Sorgu (2014) ve Dionysos’un Çocukları (2016) adlı kitaplarından sonra, rastlanmamış bir çerçeve içinde toplumumuzla paylaştıkları üçüncü kitap.”
Prof.Dr. GÜZVER YILDIRAN
Nesiller daha önce tiyatro alanında verilen hizmetlerin, çoğunlukla kişisel ve sistemsel süreçlerin yarattığı büyük meşakkat hatta trajedinin ürünü olduğunu biliyor mu? Merak edecek kadar bilgiye ulaşabiliyorlar mı? İlgilenene ipuçları verecek, sanatçının katkı ve değerini yerleştirebileceğimiz tarihi bir görüş açımız var mı? İşte Pınar Çekirge ve Yavuz Pak bu sorunsallarla başladılar çalışmalarına; bunlara yanıt arayan paradigma içinde de okuyucuya bilgi, bilginin eksik olduğu durumlarda ise daha sonra geliştirilebilecek ipuçları sunuyorlar.”
Prof.Dr. GÜZVER YILDIRAN
“Çok kıymetli tiyatrocularla yapılan söyleşilerde, Pınar Çekirge daha kişisel ve öznel kuramlardan yararlanıyor; Yavuz Pak ise daha analitik bir yaklaşımla sosyal ve tarihsel kuramları artalanları yapıyor. Sonuçta oluşturulan sentez, özelden genele, kişiden topluma uzanarak içerilen her sanatçıyı sevgi ile okuyucuya iletiliyor. Bundan daha kapsayıcı ve hepimize dokunan bir iş birliği olabilir mi?”
Prof.Dr. GÜZVER YILDIRAN