Maslova mahkemeye! diye bağırıp kapıyıyeniden kapanı. Kadın, ayakta dimdik durarakkıpırdamadan bekledi.Rüzgârın tarlalardan şehre getirdiği o harikakoku, cezaevinin avlusunda bile duyulmaktaydı.Koridorlarda ise, ağır; dışkı, nem, çürümüşlükkokan pis bir hava vardı. Bu, kimseninboğulmadan soluyamayacağı bîr havaydı.Dışarıdan gelen kadın gardiyan, bu bozukhavaya alışmış olmakla beraber, o da aynırahatsızlığı hissetti. Avludan gelip koridoragirer girmez, midesinin bulandığmı hissetti.içinden uyumak geliyordu.Kapının ardında bir telaştır başladı. Koğuştankadın sesleri ve çıplak ayakların koşuştuğuduyuldu. Yaşlı gardiyan kapıyı yenidenaralayarak:Hadi bakalım, acele et Maslova! diye bağırdı.