"...Gözlerini ta içinden, iyice gördü. Geceleyin denizlerin derinliği gibi hem kapkaraydı, hem de yine o derinlik gibi siyah ve nemli bir nurla parlıyor; koyuluğu, kuytuluğu gönlüne latif bir uyku başlangıcı gibi rahatlık duyuruyordu. Bu gözler dinlendirici, yumuşak ve bir yaz ikindisinde panjurları indirilmiş bir oda kadar sükûnet vericiydi: İnsana temiz bir yatağa uzanmak, tatlı düşüncelere dalmak, güzel şiirler ve besteler dinlemek, çiçekler koklamak ve teması zevkli bir şeyler okşamak arzusu veriyordu." Refik Halid Karay, 1950’lerin başında, Arabistan’da Türk Konsolosluğu’na atanan bir kâtibin eşi olan Nurper’i ve onun cazibesine kapılan farklı karakterlerin iç dünyalarını dönemin yerel ve sosyal yaşantısından renkli kesitler vererek anlatıyor. Dişi Örümcek, kadın erkek ilişkilerinin ve tarafların birbirlerine karşı bakış açılarının irdelendiği, güven, hırs, aşk, tutku ve nefret temalarının işlendiği, sinema filmi tadında sürükleyici bir roman...