Don Kişot'a SEN de OKU dokunuşu... Mehmet Atilla, Miguel de Cervantes'in ölümsüz eseri Don Kişot'u, şövalyelik ruhunu günümüz çocukları için yeniden canlandırmak adına bir kez daha sözcüklere döküyor. Ahmet Uzun'un gözleri okşayan kara kalem çizimleri eşliğinde ''SEN de OKU Klasikler'' koleksiyonundaki yerini alan kitap; kötülere ceza, iyilere ödül için yollara düşen ''son'' şövalye Don Kişot'un kahramanlıklarını konu ediniyor. Özgün metnine sadık kalınarak iki bölüm şeklinde sunulan bu hiç eskimeyen macera, devrini tamamlamış bir Orta Çağ kurumu olan şövalyeliği hicvederken sınıflar arasındaki ayrıma da eleştirel bir bakış getiriyor.
Bir şövalye, verdiği sözü yerine getirmek zorundadır. İhtiyar Bay Kesada, İspanya'nın La Mança bölgesinde yaşayan, adı sanı bilinmeyen bir asilzadedir. Mütevazı dünyasını kahramanlık hikâyeleriyle hareketlendirmeye bayılan yalnız adam, günün birinde yine okuduklarından esinle olmadık hayallere kapılır: Kendini şövalye ilan edip haksızlıklara karşı savaşacak, ezilenleri koruyacak, zalimlere dersini verecektir! Bunun için önce adını değiştirir, sonra sıska atı Rosinante'yi ve seyisi Sanço Panza'yı da yanına katarak yollara düşer. Ama elbette ki Bay Kesada, yani Don Kişot için düşlerdeki hesap gerçek hayatta tutmayacak, başına gelmeyen kalmayacaktır. Yel değirmenlerine saldırıp Aynalı Şövalye'ye ve hatta aslanlara gününü gösterecek olan iki kafadar, kilometreler boyunca uzanacak destansı bir hikâyenin ve asırlara yayılan bir serüvenin en önemli kahramanlarına dönüşeceklerdir... Hayata maceraperest bir şövalyenin heyecanlı gözleriyle bakmaya davet eden Don Kişot; adalet, iyilik, merhamet değerleriyle kuşanıp kahramanlığın kitabını sil baştan yazıyor. Modern Avrupa'nın ilk romanı olarak kabul edilen bu eşsiz klasik, hayal gücünün gerçeklik algımızı ne denli çeşitlendirebileceğini gösteren epik bir metin olma özelliğini de sürdürüyor.