Rahipler günahkârları tövbeye çağırırken dervişler,
“Bir”in ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
“Rum Erenleri” denilen bekçilere göre ülkede her şey yerli yerindeydi. Rum, dün nasılsa bugün de öyleydi.
Derken bir şey oldu; Kadıncık isminde bir kadın rüya gördü.
Bu haber Rum Ülkesi’nde hızlıca yayıldı.
Malikler rüya görmenin mümkün olmadığını söylerken ruhbanlar ve dervişler susuyorlardı. Tüm olan biteni Hızır’la birlikte Ardıç Ağacı'ndan seyreden biri vardı; bu kişi Hacı Bektaş-ı Veli’ydi.
Anadolu erenlerinin sönmeyen ışığı serçeşme Hacı Bektaş-ı Veli, düşünce ve öğretileriyle asırlardır; sevgi, birlik, beraberlik ve barış öğütlüyor. Bu toprağın hamurunu aşkla, sevgiyle yoğuran Hacı Bektaş-ı Veli ve onun eşsiz mirası usta işi çizimlerle renklendirilmiş soluksuz bir macerayla ilk kez bu romanda…