Aslında dostluk, yeryüzündeki ve gökyüzündeki her şeyin karşılıklı iyi niyet ve şefkat hisleriyle uzlaşmasından başka bir şey değildir; bilgelik hariç, ölümsüz tanrılar tarafından insanoğluna bundan daha iyi bir armağan bahşedilmiş midir, bilmem.
Roma’nın cumhuriyet rejiminden uzaklaşarak imparatorluk düzenine adım adım yaklaştığı İÖ 1. yüzyılda yaşayan ve bu çalkantılı siyasi ortamda Roma’nın soylu ideallerini ve cumhuriyet fikrini her fırsatta savunmaktan geri durmayan, hatta bu uğurda canını vermekten bile çekinmeyen büyük hatip, devlet adamı ve filozof Cicero’nun ömrünün son demlerinde, siyasetten elini eteğini çektiği dönemde kaleme aldığı felsefe konulu eserlerinin başında gelir De Amicitia (Dostluk Üzerine). Zihnini Yunan kültürüyle yoğurmuş, Platon’un Akademeia’sından Aristoteles’in Peripatos’una, hatta Epikurosçu ve Stoacı okullara değin Yunan düşüncesini satır satır özümsemiş bir filozof olan Cicero, bu eserinde Yunan ahlak felsefesinin en temel kavramlarından biri olan dostluğu Romalı bir bakış açısıyla ele almış ve bu kavramı Roma’nın siyaset arenasına taşıyarak fikir ve eylem yoldaşlığına dönüştürmüştür.