Dostoyevski’nin, Batılılaşma karşısında Rusların izzet ve haysiyetini savunmak için gösterdiği titizlik ve yaşadığı hayal kırıklıkları ile Osmanlı ve Cumhuriyet müelliflerinin benzerlikleri nelerdir?
Ondaki yaratma cesareti ile milletine duyduğu saygı, samimi sevgi ve insanlığın mutluluğu adına sorumluluk alma cesareti arasında nasıl bir ilişki vardır? Bizde neden onun liginde bir romancı çıkmamıştır?
Eserleri ile denizler aşırı ve çağlar ötesi bir etki yaratmış olan Dostoyevski’nin Türk okurları için önemi, başka ülkelerin okurlarından daha farklıdır. O bize, diğer okurlarına söyleyebileceğinden daha çok şey söyler. Biz de onu, diğer okurlarının anlayabileceğinden daha iyi anlarız. Birlikte acı tatlı, iyi kötü günlerimiz olan çok eski bir aile dostumuz, kapı komşumuz gibidir Dostoyevski.
Nabi Avcı’nın söze döktüğü enformatik cehaletin tahakkümüne rağmen bir fikir büyüğümüzdür Dostoyevski. Bundan dolayı edebiyatçılarımızın ve tarihçilerimizin yanı sıra sinemacılarımıza da yol göstermiştir.
O, gerek Ruslarla müşterek Doğulu meselelerimize yönelik düşünce dünyası ile gerek modern insanın anlam arayışı ve ahlak meselelerine tuttuğu ışıkla daha nice nesillerce okunup tartışılacaktır.