Ve sonra sen çıktın karşıma.
Allah’ın bana ‘bak sana ne yazdım’ deme şekliydin.”
“Kavuşmanın bir son, kavuşamamanın ise devamlılık anlamına geldiğini bildiğimden beri aşka düşüyorum,” diyor Mehmet Ercan. Aşkı bulanlara, aşkı gidince kendine gelenlere, aşkını ifade edemeyenlere, bilerek susanlara, sitemini biriktirenlere yazıyor.
Kelimelerin gücünden yararlanıyor, onları zekice kullanarak anlamı zenginleştiriyor. Deyimleri tersyüz ediyor, aşkı tersyüz ediyor. Aşkta tüm suskunlukların dili oluyor. Yazdıkları için “deneme” diyorlar ama o denemekten vazgeçmiyor. Ve gençlere soruyor: Siz aşkınızda noktayı, virgülü nereye koyuyorsunuz?
Dudak Payım, yoğun duygu barındıran aforizma ve kısa yazılardan oluşan bir aşk manifestosu. Etkilenip altını çizeceksiniz. Gidenlere göndereceksiniz. Geri dönsünler diye...
“Hayatımı yaşıyorum” diye sevindiğim zamanlar da oldu, “hayatı mı yaşıyorum?” diye sorgulayıp üzüldüğüm de...
Sevebiliyor olmaya seviliyor olmaktan daha çok sevindim.
Kimde kendimi bulmak istesem daha çok kayboldum.
Gidilecek yerler listesinin başına hep “kendimi” koydum.
Ne zaman kendime gelmeye kalksam bir işim çıktı.
Yeniden başlamak için bitirmekten çekinmedim.
Bulabilmek için kaybetmekten korkmadım.
Bir çift gözün bana bakışı yüzünden de, bakmayışı yüzünden de uyuyamadığım oldu.
Bu yüzden az bağlamadım geceleri sabahlara...