Dünyada her güzel şey, renkli balonlar gibi neşeyle oradan oraya salınırken hayatın dikenlerinden birine değip yok olmak zorunda mı? Birini sevmek, onunla mutlu olmak neden bu kadar imkânsız? Kendini dünyanın geri kalanından ayrı bir yere koyup birbirini seven iki insanın bir arada durabilmesi, neden bu iki insan dışındaki her şeye bağlı?
Dünya Bu Kadar Mahir Ünsal Eriş’in ilk romanı. Gelgelelim onun öykü dünyasına sıkı sıkıya bağlı bir roman bu. “Bir ikindi kahvaltısı”na gelemeyen Güneş’in hikâyesiyle yola koyulan yazar geri dönüşlerle, sıçramalarla Güneş’in anne babası Turan Bey ve Mükerrem Hanım’a, Kore Savaşı yıllarına, Yalova Depremi’ne, Hasan Fehmi Bey’e; evlere ansiklopedi satan Korhan’la Fevziye’den bu ansiklopedilerin yayıncısı Nuri’ye; kaymakam beyin kızı Yeliz’den Şelhum Asteğmen’e ve daha pek çok figür ve yaşantıya sahne açıyor.
Karakterden karaktere, andan âna, mekândan mekâna geçerek yıllara yayılan, tesadüflerin peşi sıra geldiği bu kanlı canlı romanda hayat kesitleri, kumdaki ayak izleri gibi doğallıkla kesişerek bir bütünde birleştiriliyor. Dünya Bu Kadar, hem alabildiğine yaratıcı olay örgüsü hem satırlarından ışıyan enerjisi hem de benzersiz duyarlılığıyla edebiyat dünyamızdaki yolculuğuna devam ediyor.