“Edebiyatta öykücülük yürek işidir. Derin gözlem isteyen, görülmeyeni görebilen, algılanmasında farklılıklar isteyen, yapı taşlarının üst üste konularak kotarılması gibi. Diğer dallarda olduğu gibi, öykünün de dil eksikliklerine tahammülü yoktur.
Acemilikleri uzun süre kaldırmaz. Duyarlı incelikler, damıtılmışlık gereklidir onun için; yoksa hiç beklemediğiniz bir anda okuyucuyla yollarınız ayrılıverir ve yalnız kalırsınız.”
Ali Özenç Çağlar
Çeşitli yerlerde halen var ve hâkim olan tek dil, tek kültür anlayışına karşı bu çalışmada 40’ın üstünde çeşitli halkların dil, din ve kültürel olarak kendilerini ifade edebildikleri dar dünyanın devasa yürekli insanların ticari bir taksinin içinde kısa bir sürede de olsa anlamlı bir buluşmasıydı.
Örneğin; bir kadın dört dilde dünyaya barış ve dostluk temennisinde bulundu. Annesi İspanyol, babası Alman eşi ise İsveçliydi. Çocukları dört kültürle büyüyorlarmış.
Böyle bir zenginliği yaşamak ve yaşatmak varken, insanlık neden kendini tek dil ve tek kültürle sınırlasın?