“Kolları olmasa da Akasya, beş yaşında hemen evlerinin yakınındaki okulun yolunu tutar. Bu kez de okul çocukları ona küfreder, yüzüne tükürür, tartaklar. Neden böyle yapıyordur ki bu çocuklar? Oysa o yanlarına dahi yaklaşmıyordur? Neden? Neden? Çocuklar onunla, o sorularla boğuşurken balaban bir çocuk, ‘Senin kolların yok! Git buradan!’ diye avazı çıktığınca haykırır. Akasya, ‘Çıkacak ki benim kollarım. Sizin nasıl çıktı.’ der.”
Beton denilince aklınıza ne gelir? Deprem? Kentsel dönüşüm? Belki de sevdiklerimizle şenlenmiş bir yuva… Temas ederek izler bıraktıklarımız dile gelselerdi neler anlatırlardı? Anılarımızı, acılarımızı, öfkelerimizi, kayıplarımızı ya da kazandıklarımızı, arzularımızı ve vazgeçtiklerimizi biriktirirken acaba ‘betondaşların’ akıllarından neler geçiyor merak ettiniz mi hiç?
İntak (konuşturma) sanatının en özel örneklerinden biri olan bu kitap, okurları bambaşka bir dünyaya davet ediyor…