“Yazmana gerek var mı? Bilir seni yaratan!” diyorlar. Sizleri de şahit tutuyorum oysa. Ne hâller üzerinde yaşıyorum hayatı, bilin istiyorum. Nefes diledim de gördüm ki yalnız değilim. Hepimiz, birbirimizin benzer sahnelerini farklı zamanlarda, farklı mekânlarda yaşamışız. Üstadın dediği gibi, yok aslında birbirimizden farkımız. Yazmak zor değildi. İşin aslı sıraya koymak en zoruydu. Çekmecede çiftleri birbirine girmiş onlarca çorap gibiydi kafamın içi. Nereden başlamalıydım derken kendimi akışa teslim ettim. Tüm kalabalıklara inat, yalnızız yaşadığımız âlemde. Saklı gerçeklerimizi bir kendimiz biliriz bir de bu düzeni kuran. Oysaki yalnızlık hevesinde kullar değildik. Çünkü yalnızlık bize göre değildi ya da biz ona göre değildik. Niyetimiz arada yalın hâlde kalacağımız anlardı. Kıyametler kopup yüzyıllık savaşlar yaşanırken zihnimizde, gülümseyerek günaydın demek, oyunculukta fena olmadığımızı gösteriyordu. Yaralarımızdan sızan kanları ancak sahte kahkahalarımız saklayabilirdi.