Hikaye yanlış kurgulandı. Bekir Ağırdır'a ait olan ve Binnaz Toprak ile popüler olmuş Endişeli Modern kavramı, ne yazık ki yıllar boyunca esas endişeli olanlardan rol çaldı.
Zira, çağ Endişeli Modernlerin değil, "Endişeli Muhafazakarlar"ın çağı.
Yıllardır oldukça ürkek şekilde paylaşmaya çalıştığım düşüncelerimi artık daha yüksek sesle ifade edebilirim:
Evet, Doğu Cephesi'nde yeni bir şey yok, Türkiye çok hızlı şekilde sekülerleşiyor!
Yeni nesiller eski kuşaklar kadar umursamıyorlar dini.
Türkiye toplumunun dindarlaştığı öyle kabul edilen bir gerçekti ki, 2010 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin Sosyoloji Bölümü doktora mülakatında yaşadığım aşağıdaki olay muhafazakarlaşma algısının ulaştığı nokta bakımından oldukça dikkat çekicidir:
Sosyoloji Profesörü: Doktoranızda ne çalışacaksınız?
V.E.: Hocam, ben genel algının aksine Türkiye'nin sekülerleştiğini, yani Türkiye'de dinin gücünün ve prestijinin azaldığını, yeni neslin kendilerinden önceki kuşaklara nazaran dine daha uzak olduklarını düşünüyorum. Ve doktora tezimde de bu toplumda dinin hayattan çekilmesinin ardında yatan sebepleri çalışmak istiyorum.
Sosyoloji Profesörü: Affedersiniz ama, Türkiye her geçen gün kış uykusuna yatmış bir hayvan gibi İranlaşırken, siz nasıl olur da böyle bir şeyi savunabilirsiniz!
(Doktoraya kabul edilmedim)
Bu kitabın ortaya çıkış amacı da sosyoloji profesörlerinin dahi “kış uykusuna yatmış bir hayvan gibi İranlaştığını” düşündüğü bir ülkede dinin prestijinin ve gücünün azaldığını, gündelik yaşamdan kesitler ve akademik çalışmalar ile göstererek daha geniş kitleler ile paylaşma arzusudur.
Endişeli Modernler, izninizle, 21. Yüzyıl Türkiyesi’nin esas endişelilerini sahneye davet ediyoruz: Muhafazakarlar…