Bu eser, bir şehit-sufinin hayat ve düşüncelerini anlatmaktan çok daha fazla bir şeydir. Eserde, Hallac-ı Mansur’un çileli hayatı münasebetiyle İslam düşünce ve siyaset tarihinin alışılmışa hiç uymayan bir tahlili yapılmıştır. Müslüman dünyanın öz dinine ihanetleri; riyakarlıkları, kırılmaları ve nihayet düşüşü hiçbir statüko hesabına prim vermeden incelenmiştir. Ruhunu kendisini ezenlere satmış bir kitlenin, kurtarıcı şuura düşmanlığı dindarlık sanan bir toplumun serüveni kırk yıllık bir çalışmanın ürünü halinde sunulmuştur. Kitapta, sadece aşk ve aydınlanma şehidi bir benliğin dramına değil, bin yılı aşkın bir zamandan beri riyakarlığı dinleştirmiş dinciliiğin dramına da tanık olacaksınız. Hallac’ın hayatı ve mücadelesi, aynı misyon ve imanla tarih yaratarak şehit olmuş İmamı Azam’ın hayat ve mücadelesine çok benzemektedir. İkisi de aynı değerler için savaştı, ikisi de aynı ihanetlere uğradı, ikisi de aynı zulüm imparatorluğunun halifeleri tarafından katledildi. Eserde ayrıca, Hallac’ın sahabe içindeki prototipi büyük sahabi ebu Zer’le Hallac arasındaki Kur’an kaynaklı örtüşmeleri ve bu örtüşmelerin musallat egemen güçler tarafından nasıl saklandığını göreceksiniz. Bu eser okunmadan, Kur’an mesajına tarih boyunca ve bugün musallat olmuş egemen güçleri ve onların İslam’a ve insanlığa yaptıkları kötülükleri deşifre etmek imkansız denecek kadar zordur.