1923-1938 yılları arasında iktidarın gölgesi edebî metinleri kuşatır. Erken Cumhuriyet döneminde Türk edebiyatına yeni rejimin ideolojisi yön verir. `Yeni hayat` tahayyülü, edebî söylemi biçimlendirir. Kurucu kadronun ulus devlet inşası, Anadolu`ya/taşraya yöneliş, sekülerleşme, militarizm ve modernleşme düşünceleri dönem romanının temel meseleleri olarak karşılık bulur. Dönem yazarının `neyi konu alacağı`, `hangi bakış açısıyla` kurmaca bir evren kuracağı ve hikâyesini nasıl anlatacağı büyük ölçüde inkılap(çılık) söylemi çerçevesinde belirlenir.
`Neyin, niye ve nasıl` anlatıldığı sorularının cevapları arandığında, dönem yazarlarının belirli temalar etrafında dolaştıkları, belirli stereotipler yarattıkları, temsil ağlarını belirli toplumsal yargılardan hareketle kurguladıkları gözlemlenir. Buna göre dönem romanında genel olarak savaş, reform mücadelesi, siyaset ve aşk gibi izlekler ön plana çıkarılır. İşaret edilen izlekler, erkek kahramanların eylemleri ve düşünceleri etrafında somutlaştırılır. Toplumsal öznellik konumu, erkek kahramanlar üzerinden temsil edilir. Savaşçılık, koruyuculuk, milliyetçilik, güçlülük, aydınlanmacılık gibi ulus devlet değerleri erkeklikle bağdaştırılır. Başka bir ifadeyle iktidar; erkek ağzından konuşturulur ve muktedir bir erkek olarak tahayyül edilir. Tahakküm ilişkileri cinsiyet söylemine bağlı biçimde oluşturulur. Erkek kahramanlara ve erkekliğe yapılan bütün bu vurgular, dönem romanına dair soruların erkeklik kurgularından hareketle cevaplanabileceğini düşündürür. Bu bağlamda 1923-1938 arası Türk romanını inkılapçı erkeklerin ve yeni erkeklik düşüncesinin hikâyesi olarak tartışmak gerekir.
Elinizdeki kitapta, bir asrı deviren Cumhuriyet ve erken Cumhuriyet dönemi Türk romanı erkeklik söylemi üzerinden ele alınmıştır. `Yeni hayat` ve `yeni rejim` idealleri, `cinsiyet rejimi` inşası sorunu etrafında tartışılmıştır. Kurmaca metinlerdeki yansımalardan hareketle inkılabın ve edebiyat kurumunun erkeklik ideolojisi rehberliğinde şekillendirildiği değerlendirilmiştir.