Dil insanın sığınağıdır. Var olanı aşma tutkusunun esiri olan her kalp, hürriyeti onun bağrında arar. Kalbe ağır geleni kelimeler taşır. İnsana konuşmayı öğreten, onun engin bir umman olan kalbinin ortasına dil denen mucizeyi bir rahmet ve selâmet adası olarak bırakıvermiştir. Dili arayan, kendini bulur. İşte, Emrah’ın bütün bir hayatı ve şahsiyeti, şiirinde adeta bir ırmak gibi akar ve bu ırmağa suyunu veren, onun kaynağını bağrında saklayan yüce dağ ise, Türkçedir. Türkçenin asır be asır işlenen toprağında, en nadide çiçeklerden biridir Emrah. Lisan zevki namına bize ait olan ne varsa önce gönlünde sonra dilinde mezcetmiş ve Türkçeyi Erzurum’dan başlayarak bir bayrak gibi il il dalgalandırmıştır.