“İnsanlar ikiye değil, üçe ayrılıyor bence: Yaşayanlar, yaşamayanlar ve bir de kendine ait bir yaşam kuramayanlar.”
Çöp poşetinde kemikler, havanda parçalanan tek taş bir yüzük, rakı kadehinde balık, memeden zorla ayrılan süt kuzusu, musalla taşında çilingir sofrası ve hayatı anlamaya, insanoğlunun varoluşsal tutarsızlığını çözmeye çalışan insanlar…
Orhan Murat Bahtiyar, kurduğu zengin öykü evreninde anlaması ve kabullenmesi zor değişim, kayıp, ölüm gibi kavramları irdeliyor. Yakın tarihimizin yönünü değiştiren toplumsal meselelerin içinden geçen hikâyeler anlatıyor.
İncelikle örülmüş kurgusu, sinematografik dili ve çok katmanlı yapısıyla anlatım biçimini de en az öykülerin içeriği kadar önemseyen Bahtiyar, tekdüze hayatların dikkatli bakıldığında ne kadar büyülü olabileceğini yalın bir dil ve kusursuz bir gerçeklikle, hayatın gündelik bir parçası gibi ele alıyor.
Etini Acıtmak, okuru düşünceye sevk eden, bittikten sonra da zihinde dönüp duran öykülerle edebiyatımıza yeni bir yazarı müjdeleyen bir ilk kitap.