Evdeki Hesaplar’da yazarın çekmecesinde kalmış ve ancak 1983’ten sonra kitaplarına alınmış öyküleri okuyacaksınız. Bu tarihsiz öyküler bir araya getirilirken yazım ve anlatım biçimleri dikkate alındı, tematik ilişkilerine göre sıralandı. Kitabın adı “Adnan’la Karısı” öyküsüne üst başlık olarak konan “Evimizin Hikâyeleri” olabilirdi ancak Evdeki
Hesaplar denilerek Esendal’ın gönül ilişkileri ve çalışma hayatındaki hesaplı kitapları işleri konu eden öykülerinin çokluğuna işaret edildi. Zira Esendal’ın hemen hemen tüm öyküleri temelde “hayata atılma” ve “ev kurma” üstünedir; gençliğin sevgi ve mutluluk arayışı üstünedir.
“Böyledir. ‘Gönül kaçanı kovalar!’ demişler. Doğru söylemişler. Gençlikle çocukluk arasındayken bir hanımı sevdik. Bize yar olur mu, olmaz mı? Elbet düşünmedik. Güzel bir kızdı ve güya o da bizi seviyordu. Ne bilirsin? Seviyor gibi görünüyordu. Sevgi öyle bir şeydir ki bilmek olmaz! Öyle haller, öyle şeyler oluyordu ki, zannedersem seviyordu. Âşık mâşuk gibiydik. O beni takip ediyor, görünce de kızarıyordu. Ben ona tesadüf için dolaşıyor, o benim şaşırdığımın elbette farkına varıyordu. Gün geçtikçe de güya birbirimizi daha ziyade seviyorduk. Lakin günün birinde bu hanım, tanımadığı bir adamın izdivaç teklifi karşısında bulundu ve tereddütsüz bu adama vardı.”