“Çünkü ev seni göğsüne bastırır.”
“En babasız evlerin, yetim kalmış odalarında çiçekler büyütmüş kadınlar kadar canım yandı o gece. Kaburgalarıma saplanmış en paslı hançerleri söküp, geceye yürüdüm korkusuz. Ellerinin beyazlığını aradım kuytularda, yoktu. Tutacak bir el bulamadığı ilk yerden, eve döner insan hep.”
Ev dediğimiz, ev bildiğimiz o yer neresi? Eğer bu sorunun cevabını, dört duvar bir çatıya ithafen veriyorsanız, en büyük yanılgıdasınız demektir.
Gregor bu kitapta okurlarına, tüm yaşanmışlıklarını kabullenerek kendini sevmeyi öğrenenlerin asıl evinin, insanın göğüs kafesi yani aslı olduğunu anlatıyor ve çok daha içsel bir olgunun anlaşılmasından bahsediyor. Kelimelerin ahengi içerisinde, birini severken insanın, etrafını ve kendini nasıl güzelleştirebileceğine dair detaylara da rastlayacağınız bu kitap size her kelimesiyle sarılıyor ve “Korkma, ben hep varım” diyor.