Steve Jobs Apple’dan atılıp Pixar animasyon stüdyosunun başına geçtiğinde muhtemelen ne büyük bir fırsat yakaladığının farkında değildi. Silikon Vadisi’nin teknik kafasıyla düşünmeye alışmış olan Jobs, Pixar’da yaratıcılığa dayalı düşünme modelini ve yaratıcı beyinlerle çalışmayı öğrendi. Ardından Apple’a dönüşünde düşünme, hayal gücü ve yaratıcılığa dayalı bu yeni zihin yapısını kullanarak büyük başarılara ulaştı. Böylece Jobs, farkında olmasa da, Eski Yunan’dan beri tartışılan, düşünmeye dayalı bir yaşam mı sürmeli yoksa eyleme dayalı bir yaşam mı, sorusuna kendine özgü bir cevap vermiş oldu.
Gerçekten de Aristoteles düşünmeyi her şeyin üstünden tutarken öğrencisi Büyük İskender dünyayı ele geçiren bir komutan olma peşinde yollara düşmüştü. Tarih boyunca sayısız filozof, şair, yazar da bu konuyu tartışırken “ya o ya o” tutumuyla hareket etmişti.
İngiliz edebiyatı profesörü olan Jennifer Summit ve Blakey Vermeule, iki yaklaşım arasında taraf tutmadan, dolu dolu bir yaşam yolunda düşünme ve eylemin birlikte değerlendirilmesinin yollarını gösteriyorlar.
Ağustos böceği ve Karınca fablından yola çıkıp Platon’dan Milton’a, Melville’den Hannah Arendt’e uzanan bu düşünsel yolculuğun sonunda, kendinizi konuya bambaşka bir çerçeveden bakarken bulacaksınız.