Bilim ve teknolojideki gelişmeler insanın varoluşunu ve toplumsal düzeni tehdit ediyor. Aynı zamanda bu gelişmeler devletlerin beden üzerindeki tahakkümünü tarihte hiç olmadığı kadar güçlendiriyor. Geleneksel yöneten-yönetilen ilişkisi anlayışında radikal bir değişime tekabül eden biyopolitika günümüz ulus devletlerin politika yapma biçimi hâline geldi. Bu süreçte ortaya çıkan etik ikilemler ise klasik kuramlarla çözülemeyecek kadar karmaşıklaştı.
Soner Tauscher Farklı Bir Biyoetiğin İmkânı adlı kitabında bilim ile etik ve yöneten-yönetilen arasında yaşanan gerilimin giderilmesine yönelik alternatif biyoetik ve biyopolitik yaklaşımların imkânını sorguluyor. Tauscher, Batı tarihindeki sarsıntılar sonucunda ortaya çıkan etik gerilimin çözülmesini sağlayacak yeni bir etik/biyoetik anlayışın nüvesini İslam düşünce dünyasının barındırdığından yola çıkıyor. Çalışmada öncelikle Batı ve İslam düşünce tarihinde yöneten-yönetilen ilişkileri, birey-toplum-devlet bağlamında hukuk yapım süreçlerinin dönüşümü ve buna etiğin etkisi sorun odaklı bir tarih okuması üzerinden kapsamlı bir şekilde analiz ediliyor. Embriyonun aşamalı potansiyelliği, vesile ve nasip kavramlaştırmaları ve yeni bir sorumluluk etiği anlayışından oluşan alternatif biyoetik ve biyopolitik yaklaşımlar geliştiriliyor.
Farklı Bir Biyoetiğin İmkânı bilimin, biyopolitikalar aracılığıyla sınırlandırılması düşüncesinin kuramlara hâkim olmasını sağlayan gelişmeler kadar doğa, devlet ve insan kavramlarını anlamaya katkı sunuyor.