Fatih Sultan Mehmed, 1453 yılında İstanbul’u fethettiğinde kurmak istediği dünya imparatorluğunun başkentini aynı zamanda bir kültür merkezi haline getirmeyi amaçlıyordu. Çok genç yaşta Doğu ve Batı kültürüne hâkim olan Fatih, bir yandan İslâm bir yandan da eski Yunan ve Roma’nın kültür mirasıyla yakından ilgileniyordu. Her gün Büyük İskender’in hayatını dinleyen, dönemin ulemasının dinî konularda yaptığı sohbetlere katılan, kütüphanesi için İlyada Destanı’nın bir nüshasını hazırlatan, “din ve felsefe münasebetleri” konusundaki önemli iki âliminden birer eser yazmalarını isteyen aynı Fatih’tir. Topkapı Sarayı’nda kurduğu kütüphanede İslâm dininin ve kültürünün en önemli kaynakları yanında Grekçe, Latince, Ermenice, Süryanice, İtalyanca ve İbranice yazılmış yazma eserler de mevcuttu.
Prof. Dr. İsmail E. Erünsal, Fatih’in Entelektüel Portresi’nde hiçbir Osmanlı padişahı ile kıyaslanamayacak bu büyük hükümdara, ilgilerini, meraklarını ve kütüphanelerini merkeze alarak yakından bakmayı deniyor.