“Saki, sanma içimi hoş, leziz şarap eğler beni
Aşk meclisinde yârin lal dudağının hayali eğler beni
Gül yüzünden ayrı düştüm, gam dikeniyle bağrım kanar
şakıyan bir bülbülüm, aşkım böyle inletir beni
Arzun ile gönlüm doludur selvi boylum amma
Irmak gibi durmaz akar gözyaşlarım eğler beni”
Aşktı insanı yerle yeksan eden; en akıl almaz işleri yap-tırıp en imkânsız hikâyeleri yazdıran. Aşktı pervanenin yanmasına, deniz âşığı Butimar’ın susuzluktan terk-i diyar etmesine sebep… Var iken aşka tutulanlara değil, aşkı sebebiyle yok olanlara aitti aşk; zira yalnızca onlar anlayabilmişti, yalnızca onlar tadabilmişti... Ve onlardan kocaman bir bilinmezlik kaldı geriye…
Lâmi’î Çelebi’nin ustalık döneminde yazdığı ve aşk üzerine kaleme alınmış en çok bilinen eserlerin başında gelen Ferhat ile şirin, fantastik öğelerle zenginleştirilmiş klasik bir Doğu hikâyesidir. Eser, Ferhat’ın şirin’e duy-duğu temiz aşktan, aşkın yüceliğinden ve aşk uğruna hiçe sayılan canlardan bahsederken, kaçınılmaz son olan ölüm de maşuka kavuşma anlamında okuyucunun karşısına çıkmaktadır.