Hukuk disiplini, günümüzdeki tüm düşün ve sanat alanlarıyla ilgi içinde olmakla özgün bir yerde duruyor. Düşünce tarihine bağlı olarak da sürekli hareketli bir disiplin içinde kendini var etmiştir. Sunuş kısmı alanının duayenlerinden Av. Ercan Kanar tarafından yazılmış olan elinizdeki eserin ilk üç bölümünde eski çağlardan modern döneme felsefi değişimi sunulan hukuk, özel mülkiyet, sınıflar, devlet ve aile kurumuyla birlikte ele alınmıştır. Dolayısıyla sınıflı uygar ve modern toplum için gerekli bir kurum olarak var olmakla birlikte eşitlikçi ve özgür bir dünya için zorunlu bir kurum olduğu asla düşünülemez.
Mehmet Akkaya’nın bu çalışmasından da izleneceği üzere kadim toplumların klan ve kandaş ilişkileri içerisinde hukuk yer almıyor. Keza elinizdeki kitabın seyrine bakıldığında eser, hukuk felsefesi tarihini inceledikten sonra sınıfsız toplum varsayımına bağlı olarak hukukun ortadan kalkacağı iddiasıyla sona ermektedir. Nasıl ki Marx için sınıflı uygarlık toplumu “gerçek insanlık tarihi”nden bir sapmaysa hukuk da bu sapmaya eşlik etmiştir. Demek ki hukuk “ara” bir tarihsel kategori olarak vardır.