Fransız Devrimi’nin her açıdan didik didik edildiği ülke kuşkusuz Fransa’dır; ancak kimi kez unutulsa da 1789, dünya genelini etkilemiş ve uzun bir liste oluşturan pek çok ülkede de insanların düşüncelerine damgasını vurmuştur. Devrimin şok dalgası Leopardi’nin şiirlerinde, Beethoven’in senfonilerinde, Tolstoy’un romanlarında, Verdi’nin operalarında, Delacroix’nın tablolarında yansısını bulur. Risaleler ve hacimli eserler, muhtelif formlarda özetler, ders kitapları ve hatta farklı dillerde türküler, dünya tarihinin bu kilit olayının aktarımında etkili olmuş; özellikle 20. yüzyılda ve 1917 Rus Devrimi sonrasında Fransa ve diğer ülkelerde düşünsel alışverişleri ve ihtilafları kışkırtan tarih ekolleri kurulmuştur. Siyasette “devrimci yol” üzerine birçok fikre kaynaklık eden Fransız Devrimi, dünyanın siyasal ve toplumsal düzenini değiştirmeyi kafaya koyanlara bir model ya da çerçeve sunar.
Temel soru şudur: Bir devrim nasıl başlar, siyasal ve toplumsal gruplar etrafında nasıl yapılanır ve derken belki hepsinden de önemlisi demek gerekir- nasıl yozlaşır ve başarısızlığa uğrar? Bir devrimi sonucuna vardıracak olan şey nedir?