Hem gerçeklikte hem de mecazi anlamda göç, modernitenin temellerinin altını oyan ve onları sorgulamaya açan bir kavramdır. Küresel düzlemdeki insan göçleri modernitenin çekirdeği olan kent mekânını dönüşüme uğrattığı gibi, ulus-devlet sınırlarını ya da Birinci Dünya ve Üçüncü Dünya gibi ayrımları da muğlaklaştırmakta ve eski açıklama kalıplarını geçersizleştirmektedir. Kavramsal düzeyde ise bu sürece, farklı tarih ve hafızaların iç içe geçip harmanlanması, tekil kimlik kurgularının parçalanması ve dilin melezleşmesi eşlik etmektedir. Bu gözlemlerden yola çıkan Iain Chambers, modernitenin gözlüğünden bakmakta ısrar eden toplumsal ve kültürel kuramların bu “hareketli” dünyayı anlamakta yetersiz kaldığı tespitini yapıyor. Bizi melez diller, dünyalar ve tarihler arasında gezdiren yazar, mekân ve kimlik anlayışımızın nasıl değiştiğini ortaya koyuyor. Somut gözlemlerle kuramsal düşünümlerin yan yana yürüdüğü “denemeler”den oluşan bu metin, aynı anda hem parçalı hem de bütünsel bir yapı arz ediyor. Kültürel çeşitliliğin farklı mecralarında gezinirken, “öteki” ile tanışmanın ve anlaşmanın yeni yollarını keşfediyoruz. Bir seyahat anlatısı tadında yazılmış olan Göç, Kültür, Kimlik, göçler dünyasında sabit bir ikametgâhımızın olamayacağı ve eve dönüşün imkânsızlığı noktasından yola çıkıyor. Melezleşen metropol insanı için walkman’in anlamı “Dünya Müziği”nin farklı renklerinden geçiyor artık. Yazarın bir diğer durağı ise bu “köksüz” dünyaya bilgisayar ekranından nasıl baktığımız. Sürekli kalkış durumunda olan bu yolculukta Chambers bize, haritası çıkarılamayacak kentleri nasıl gezeceğimizi de gösteriyor ve kent sosyolojisi için ilginç bir ışık yakıyor. Bütün bu duraklarda, göç, marjinallik, melezlik ve evsizliğin Batı’nın doğrusal ilerleme ve rasyonel düşünme inancını nasıl bozguna uğrattığına şahit oluyoruz. Bilgi ve kimliğe dair modern anlayışın temellerinin nasıl sarsıldığını gözlemliyoruz.
Iain Chambers, çağdaş kültürel çalışmalar alanının hayal gücü en geniş kuramcılarındandır. Bu kitaptaki denemeler, bizim kendi dünyamızı da tanımlayan farklı dünyaların öykülerini anlatıyor. Kitapta, sınır bölgelerinin yeni fikirlerle dolu kültürleriyle tanışıyor ve yol üzerinde karşılaştığımız yabancılarla sohbet ediyoruz. Bu diyaloglarda ortak bir ufuk oluşturmanın ipuçlarını beraberce yakalamaya başlıyoruz.
- Meaghan Morris
Bu derinlikli, incelikli ve şiirsel kitap, melezlik ve ötekiliğe yönelik ilgilerimizi genişletiyor. Daha da önemlisi, toplumsal ve kültürel kurama yeni bir güç ve hareket anlayışı katıyor.