Nathan Andersen, Stanley Kubrick’in Otomatik Portakal’ını Platon’un Devlet’iyle felsefi bir sohbete sokarak deneyim ve anlamın doğası, adaletin karakteri, görünüş ile gerçeklik arasındaki karşıtlık, sanatın önemi ve görüntülerin etkisi gibi temalara katkılarını mukayese ediyor. Ve bunu akademik jargonun ağırlığından uzak, “herkes”in anlayabileceği bir dille yapıyor. Devlet eseriyle Otomatik Portakal filminin bazı başat imgelerini ve fikirlerini inceleyip ilişkilendirmesinin sebebi, tarihsel mesafelerine rağmen, tasvir ettikleri ve inceledikleri endişelerin yelpazesinde dikkate değer yakınlıkları paylaşmalarıdır. Otomatik Portakal’dan edinilen bilgileri Devlet’ten çıkarsanan bilgilerle diyaloğa sokmak, filmin gerçeklik ve özgürlük, adalet, ahlak ve sanat sorunlarına verdiği cevabın çoğu kişinin düşündüğü kadar basit ya da belirsiz olmadığını göstermektedir.
Gölge Felsefe: Platon’un Mağarası ve Sinema film-felsefesine kesinlikle özgün bir katkı sunuyor.