“Yirmi birinci yüzyılda, ne yapacağımıza, neye inanacağımıza, ne yiyeceğimize yani her şeye dair hiç olmadığı kadar çok seçenekle karşı karşıyayız. Benzer bir şekilde, işler yolunda gitmediğinde suçlanabilecek şeylere dair de çok daha geniş bir seçenek yelpazesine sahibiz.
Atalarımız, kadınlar, Yahudiler veya birtakım hayvanlar gibi uzun ömürlü günah keçileriyle yetinmek zorundayken, biz hayal kırıklığına uğradığımız durumlarda çok daha yaratıcı şekilde suçlamada bulunabiliyoruz. Hiçbir koşulda yapmayacağımız tek şey ise kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek. Daima bir şeylerin neden mükemmel olmadığına dair farklı açıklamalar bulmaya çalışıyoruz ve bunlar genellikle hiçbir anlam ifade etmiyor.
Hepimizi etkileyen daha büyük felaketler için sayısız komplo teorisi üretilmiştir ve hepsi de birtakım karanlık güçlere bağlanmıştır: Masonlar, İlluminati ya da dev kertenkeleler; komünistler, Yahudiler ya da Katolikler. Kişisel sorunlarımız içinse her zaman sonu gelmez açıklamalarımız vardır ve tüm sistem de daha güvenilir açıklamalar üretmek için çalışır. Günümüzde suçlama, diğer ürünler gibi satın alınabilecek ve satılabilecek bir meta haline geldi. Bunun ticaretini yapanlar da olağanüstü bir şekilde başarılı oldular.”
Charlie Campbell’ın Günah Keçisi kitabında başkalarını suçlamanın dayanılmaz ağırlığını hissedeceksiniz