Alkolün pençesinde ölümü kovaladığı Londra’dan yıllarını geçirdiği Paris’e dönen Sasha, bu şehirdeki acı ve tatlı anılarıyla bir kez daha karşı karşıya kalır. Girip çıktığı karanlık köşelerde, duman altı kafelerde ve barlarda uzak tutamadığı geçmişi her an karşısına çıkmayı beklemektedir. Gençliğini yitirmiş Sasha, gerçeğin kâbuslara karıştığı ucuz otel odalarında kendine umursamazlığı öğretmeye çalışır. Günaydın Gece Yarısı’nda Jean Rhys, sokaklarında varoluşçuluğun solunduğu bohem Paris’te yalnız bir kadının amaçsızlığını, özlemlerini ve hüznünü kendine özgün ve samimi diliyle anlatıyor.
“Rhys’in en ince ve bütünlüklü romanı, en insancıl eseri.”
- V. S. Naipaul