Güneşe Doğru, Yugoslavya'da, Sırbistan dağlarında bir partizan birliğinin hayatta kalma mücadelesini anlatmaktadır. 1943 kışında şartlar akıl almaz derecede zorludur onlar için. Çetin kış koşulları, açlık, her taraflarını sarmış koca bir Nazi işgal ordusu ve işbirlikçileri, cephane kıtlığı, ardı ardına gelen yenilgiler, komuta kademesinde kıskaçtan çıkma konusundaki fikir ayrılıkları... Tüm bunlar karşısında partizanların komutanı Prof ve siyasi komiser Pavle, birliğin moralini ve savaşma azmini yüksek tutup yılgınlığın önüne geçebilecekler midir? Bulundukları dağlık alanda tutunmaya mı çalışmalı, yoksa Morava nehrini geçerek faşist Çetnik haydutlarının bölgesine mi geçmeli?
Akıcı anlatımı, nefes kesen savaş sahneleriyle oldukça sürükleyici bir okuma deneyimi sunuyor roman. Kuşatma üzerine kuşatma yarmak zorunda kalan partizanları takip ederken, özgürlüğün uzun ve son derece çetin bir savaş sonucu kazanıldığını anlıyor; bir yandan faşistlerin korkaklıklarına, bir yandan da genci yaşlısı, kadını erkeği, köylüsü öğrencisiyle partizanların cesaretlerine, disiplinlerine, içlerindeki parti ve halk sevgisine tanık oluyoruz.