Finans tarihinin gerçeklerini öğrenmeden genel iktisat tarihini anlamak, genel iktisat tarihini bilmeden de genel tarihi kavramak mümkün değildir. Bunun nedeni Batı kapitalizminin tarihinde, özellikle 19 yüzyılın ikinci yarısından bu yana olan uluslararası ilişkileri, savaşları, siyasal ve ekonomik gidişatı, finans konularını gündeme getirmeden doğru biçimde değerlendirmenin mümkün olamamasıdır. Nitekim Osmanlı İmparatorluğu’nun son seksen-yüz yılı buna iyi bir örnektir. Finans esas itibarıyla paranın toplanması ve tahsisi için gerekli kurumların varlığına dayanır. Bu kurumların en önemlileri banka, borsa ve sigortadır. Bunların iyi işlemesi o ülkedeki güvenlik ortamından adalet sistemine, ulaşım olanaklarından iletişim düzeyine kadar uzanan büyük bir mekanizmanın iyi işlemesine bağlıdır. Rönesans’tan bu yana Batı ülkeleri, borç para vermek isteyenlerle borç para almak isteyenlerin en rahat şekilde bir araya gelebilecekleri ortamı yaratmak için, bugün de devam eden, bir yarış içinde olmuşlardır. Batı’da ilk ticari bankanın 14 yüzyılda (Medici Bankası, 1397), ilk merkez bankasının 17 yüzyılda (Sveriges Riksbank, 1668) kurulmuş olduğunu düşünürsek, Osmanlı Devleti’nin bu konuda ne kadar geç kalmış olduğunu daha iyi anlarız. Geçmişte iki cilt olarak basılmış Galata Bankerleri, Efil Yayınevi tarafından tek cilt haline getirilmiştir.