“…Uğur Mumcu daha ilk yazılarında, ince mizahı ve yazma tutkusuyla kendisini kabul ettirdi… Bir başına bir adam…
Bence başarıya mahkûmdu. Kuşağının, aydının, demokrasinin sesi oldu çünkü. “Türkçenin kara cümlesini” yakalamıştı. Büyük kamu hukuku birikimini, güncel olayın, siyasetin, kavganın içinde kullanmayı bildi… Her zaman açık yürekli oldu; cesur davrandı, risklerden korkmadı. Ve elbette en önemli nitelik, eli gerçekten kalem tutuyordu. … Sadede bir yazar, yalnızca bir gazeteci olarak kalmadı; bir düşünür, bir özgürlük savaşçısı, bir siyaset ve hukuk adamı olarak da belirdi… 68’lerin açık alnı…
Günlük yazı, kişiyi ister istemez yenilemelere götürür. Uğur Mumcu, yinelemeye en güzel işlevi kazandırdı: Düşünsel mine’leme…
Okunaklı, orta boy, dev adam…” (Cemal Süreya, “99 Yüz”, s. 353-354)