Gecegezen Kızlar, eski kentin, ayakları altında belverdiğini duydu. Lağım kokan su, durmaksızın yükseliyor, vinçler inip tepelere tırmanıyor, freskler yenileniyordu. Bütün eski kentler gibi, onarıldıkça batıyor, derinlere gömülüyordu kent.
Masallar donmuş, geçmişte kalmış kalıplar mıdır, yoksa insanın temel kaygılarını mı dile getirirler? Tomris Uyar, ilk olarak 1983’te yayımlanan Gecegezen Kızlar’da eski masalların kahramanlarını, günümüzün bireyleri olarak, “kan, post ve buğu tüten” ormanlarından çıkarıp kentlere buyur ediyor. Mutluluk arama serüveninin, mutluluğu bulmaktan çok daha önemli olduğunun altını çiziyor. Bu anlamda özgürlüğe kavuşma savaşının bitimsiz bir tutku olduğunu anımsatıyor okura.