Arthur Koestler, savaşın tam ortasında ahlâki sorgulamalara yönelmek zorunda kalan bir direnişçinin, Peter Slavek’in hikâyesini anlatıyor. Peter ülkesinde gördüğü sert işkencelerden sağ çıkar ve polislere hiçbir şey anlatmadığı için bir kahramana dönüşür. Hem hayatta
kalmanın tek yolu olarak, hem de düzenli orduya katılıp direnmeye devam etme isteğiyle bir gemiye atlayıp Tarafsızdiyar adlı ülkeye kaçar. Faşistlerden kurtulmuştur kurtulmasına ama yakasını bir türlü bırakmayan şeyler vardır. Ölüm kalım mücadelesi verirken geçmişine
dönmeye, kişisel ve politik bir vicdan muhasebesine girişmeye mecbur kalır.