İnsanı hayata bağlayan sayısız yol vardır. Aşk da bu yollardan biri, belki de en güzeli. Ama güzel olduğu kadar tehlikelidir de aşk! Mantığın ve aklın ötesindedir çünkü: İçeride, diplerde gerçekleşen bir patlama, kendini aşıp yıkma, sevilen kişide birleşme, erime, hatta kaybolma arzusudur. Her aşk kavuşma arzusunun etrafında döner. Kavuşmak imkânsız bir hal aldığında, infilak etmeyi de göze alır. Goethe’nin Genç Werther’in Acıları, kavuşamamanın yarattığı sarsıntıları işleyen kusursuz bir aşk anlatısı. Aşka tutulmuş insanın neredeyse bütün halleri berrak bir dille, derinlere inen bir bakışla resmediliyor, “şüphe” bile:
Hayır, kendi kendimi aldatmıyorum ben! Kara gözlerinin bana olan ilgisini okuyorum, yazgımı da. Evet, hissediyorum; çünkü duygularıma inanıyorum, acaba yüksek sesle söyleyebilir miyim?
Yüksek sesle söylenemediğinde, şüpheyi hakikat katına yükselten, inancı paramparça eden aşk... Werther’in körpe aşkı... Sadece kendi toprağında kalan, ama kök salamayan, genişleyemeyen ve tam da bu nedenle yüzünü hayattan ölüme dönen tutkulu aşk...