“Bangır bangır ağlamaya hazırlıyordum kendimi. İyi olacaktı. Olacaktı da, parmaklarımın ucundaki tütün kokusu dikkatimi dağıttı. Neredeyse iki saat önce içmiş, ellerimi de yıkamıştım üstelik. Bangır bangır ağlama fikrine yine de sadık kaldım. Hiç hoşuma gitmediği halde, görebildiğim dünyanın üstüne hayalimde bir perde örterek yalnızlığımın içime işlemesine izin verdim.”
Sema Aslan, Geniş Arazide Bir Ben'de, kendisiyle mücadele halindeki bir kadının hikâyesini anlatıyor. Babasıyla ama kendisiyle, arkadaşlıklarla ama kendisiyle, dünyayla ama kendisiyle! Bir çıkar yol arıyor, ferah ferah nefes alabileceği bir an. Ama neresi çıkar yol, hangi an diğerlerine göre daha ferah? Bu soruların yarattığı karmaşa da ortada duruyor ve bir yerden sonra hikâyenin kendisine dönüşüyor.