İnsanı bilmek, onu tanımlamak eski ve bir o kadar da çetin bir konu. Batı’da fizyonomi metinleri, Doğu’da kıyafetnâmeler… Bedeni bir kitap gibi okumaya çalışırken keşfetmenin kıyılarına gidip gelişler. İnsan, yüzünden ibaret görüşü her zaman ateşleyici olmuştur. Tarihin pek çok döneminde; yüz şekillerinden, mimiklerden, avuç içlerinden, giyimden kuşamdan insanın karakteri, dolayısıyla da kaderi tayin edilmeye çalışılmıştır.
Erol Göka ve Murat Beyazyüz, yüz okumanın tarihten bugüne ne gibi değişimlere uğradığının peşine düşmekle kalmıyor, bugünde iz sürüyorlar. Yüz ve kişilik arasındaki bağ hala esrarını korumakla beraber, elinizdeki kitap bu yolda size ışık olacak nitelikte. Her yol bir soruyla başlar… O hâlde kendinize bir soru sorun; Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı?