Tesadüf demişti başlangıçta... Ya devamı? Hamburg, Datça, Sicilya, Capri arasında; birbirleriyle kesişen olaylar zinciri... Aşklar, itiraflar, keşkeler, tutkular, hayaller, yaşananlar, yaşanamayanlar... Yaşamı fark ettiği, kendini sorguladığı anlar ve yola koyuluşlar... Sormuşlardı gazeteciler ona bir gün: “Yeniden dünyaya gelseydiniz ne olmak isterdiniz?” diye. “Hiç. Bir hiç olmak isterdim” demişti. “Ne demek bu efendim?” dediklerinde, “Hiç olduğunuzu hissettiğinizde çok şey oluyorsunuz” demişti gülümseyerek. Yaşamda var olduğunu hissederek yaşamak istemişti her anı... Islak kuma kalp şekli çizmeyi... Kumsalda suların içinde yürümeyi... Denizle konuşmayı... Bir de denize taş atmayı severdi... Belki de yaşam denilen şeyi böyle fark edebildiği için... Ve öyle yaptı yine o gün... Dursun Turan’ın kaleminden; GİDERKEN... ‘İnsan yoruluyordu dünyanın bu telaşından. Bir kuşun kanadına takılıp özgürce uçmak istiyor bulutlara... Hani çocukluğunda, düşlerinde uçarsın ya... Takılıp düşmeden. Yaşadığın; evini, koştuğun sokakları, sevdiklerini görürsün... Yaşadıklarını, yaşayamadıklarını görürsün... Âşık olduklarını görürsün... En tepeden tebessüm eder, mutlu olursun... Bazen hüzünlenirsin ayrılışlara... Şuna, buna... Ama biraz derince düşündüğünde; fark edersin bir zamanların hüznünün bile sana iyi geldiğini... Tam da gitme vakti geldiğinde...’