20. Yüzyıl sona ererken, yarım asırlık askeri güvenlik temelli uluslararası iki kutuplu dünya düzeni de sona ermiş, bu durum tüm dünyada bir iyimserlik ütopyası yaratmıştır. Bu yeni dönemde küreselleşme, insan, sermaye, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımına çok önemli katkılar sunmuştur. Küreselleşme bir yandan her alanda yüksek bir mobilite yaratırken, oluşan yeni güç boşluğunun doldurulmasında devlet ve diğer aktörlerin gelişmişliğine bağlı olarak asimetrik bir bağımlılık ilişkisi de yaratmıştır. Tüm bu gelişmelerin temelinde kutsanan bir olgu olarak küreselleşme, ironik bir şekilde tekelin küreselleşmesine dönüşerek yeni güvenlik biçimlerini şekillendirir hale gelmiştir. Artık daha özgür olduğu iddia edilen bireyler, toplumlar ya da ulusların daha güvende olduğuna yönelik bir iddiada bulunmak mümkün değildir. Güvenlik üzerine tartışmalar ile güvenliğe yönelik temel tehditlerin Türkiye’de yönetiminin ele alındığı bu kitabın, güvenlik ile ilişkili çalışmalar yürüten bürokratlar, güvenlik görevlileri ve akademisyenler ile bu alana ilgi duyan herkese katkı sunacağına inanıyoruz.