Yılmaz Güney’in 1972-74 yıllarında Selimiye Cezaevi’ndeki deneyimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı Selimiye Üçlemesi’nin ilk kitabı Hücrem, aynı zamanda onun sanat anlayışını gösteren bir manifesto niteliğinde.
“Amacım, gelişigüzel hikâyeler, romanlar yazmak değildir. Açıklanmasını zorunlu gördüğüm toplumsal, siyasal olayların yazılması, hayatın diğer alanlarında yaşayan ürünlerle kaynaştırılması, sınıf mücadelesinin yükselişine, yaygınlaşmasına, derinleşmesine katkıda bulunarak, toplumsal oluşum içinde devrimci düşünceye yeni boyutlar, etkinlikler kazandırarak yeni sentezlere vardırılmasıdır…”