Hz. Peygamber’e (s.a.) nispet edilen sözlerin veya fi il, takrir ve ahvale ilişkin bilgilerin rivayet edilmesiyle birlikte, hadisin bilgi alanı haline gelme süreci başlamıştır. Haberin aslına uygun olarak nakledilme zarureti, rivayetin usul ve kaidelerinin belirlenmesini gündeme getirmiş, bu yüzden hem ravinin hem de nakledilen haberin durumuna ilişkin tespitler yapılmıştır. Fitne hareketleri ile başlayan hadis uydurma faaliyetleri ile hadislere farklı yaklaşan çeşitli ekollerin teşekkülü, hadisçileri rivayet ameliyesini disipline etmeye sevk etmiştir. Öte yandan dil, fıkıh ve kelam gibi disiplinlerde üretilmiş yöntem ve bakış açıları hadis çalışmalarının kavramsal çerçevesine ve sistematik yapısına kavuşmasına katkı sağlamıştır. Kısacası, hadis, vârid olduğu erken dönemde kişisel ihtiyaç ve ilgi çerçevesinde ele alınırken, rivayetinin başlamasıyla birlikte denetleme mekanizmaları işletilmiş; ravi ve mervîde olması gereken özellikler belirlenmiştir. İlerleyen dönemlerde, temelde hadislerin sıhhati ve anlaşılması genel başlıkları altında toplanabilecek tartışmalar, hadis merkezli pek çok kavramın oluşmasına, bilgi alanlarının teşekkül etmesine ve çok sayıda eserin telif edilmesine zemin hazırlamıştır.
Bugün hadis ilminin, temel parametrelerinden sapmadan daha dinamik bir alan olarak değerlendirilmesi, yeni veriler ışığında zenginleştirilmesi icap etmektedir. Hadis El Kitabı’nın plan ve muhtevası, öncelikle ilahiyat fakülteleri hadis anabilim dallarınca lisans düzeyinde okutulan ana derslerin içerikleri dikkate alınarak oluşturulmuştur. Bununla birlikte eserde lisansüstü düzeye hitap eden bazı bölümlere de yer verilmiştir. Eserin, sözü edilen içeriğiyle genel bir müracaat kaynağı olma noktasına yaklaştığı söylenebilir.