“Gelin, Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzyıllar önce sahneye konulan Yeni Dünya Düzeni’nin ‘tek din’ ilkesinin ete kemiğe büründürülmesi sürecinden söz edelim. Yeni Dünya Düzeni’nde mevzubahis olan ‘tek din’, Yahudilikle Hıristiyanlığın füzyonu olan Evangelizm’dir. Evangelizm’in ne olduğunu bilmezsek, Amerika Birleşik Devletleri’nin niye bu kadar ısrarla ve kayıtsız şartsız İsrail’i desteklediğini anlayamayız. ABD’nin Irak’ta, Orta Doğu’da, hatta Kara Afrika’da ne yapmak istediğini de doğru okuyamayız. Eski Ahit’te eritilmiş, tevhit edilmiş Hıristiyanlığın temellerinin daha 1867’de kurulan ‘Kiliseler Konseyi’ tarafından atıldığını bilesiniz.
ABD’nin İsrail düşkünlüğü, jeopolitik çıkarların ya da daha şimdiden alternatif enerji kaynaklarıyla ikame edilme yolundaki petrolün ötesinde spiritüel bir tutkuya dönüşeli nicedir. Bir Amerikan Yerlileri eksikti diye düşünürüm, bir de Reis Tekumseh’in kemiklerinin sızladığını. (...) Her neyse. Dilerim bari siz siz olun, Orhun Yazıtları’nı arada bir okuyun. Okuyun ki, ‘kalıtımsal haslet’ dedikleri üstenciliğin bizdeki karşılığının ‘kut’ olduğunu kendi gözlerinizle göresiniz ve ‘Kutlu olsun’ dileğimizin ‘Tanrı’nın yolundan çıkılmasın’ temennisi olduğunu idrak edesiniz. Bizde ‘üstünlük’ Kaan’da (veya Kağan’da veya Hakan’da veya Erkin’de veya...) değil, ‘bilge, alp, adil ve erdemli’ olandadır. Bilge Kaan töreye ters düşmeyegörsün, Tanrı ‘kut’u geri alır. Bunun için denmiştir, sel gider, kum kalır, il gider, töre kalır.”
- Alev Alatlı