“Halime Kaptan’ın yazması hâlâ başında duruyordu. Rüzgârda uçmasın diye başına dolamış, uçlarını da sıkıca düğümlemişti. Onu dümende gören bile Halime Kaptan olduğuna inanmaz, olsa olsa pazar dönüşü kürekteki kocasına vekillik eden iyi huylu bir köylü kadın, derdi. Başında Laz başlığı, ayağında zıpkası, elinde mavzeri yoktu, ama birden yüzünde o zıpkalı, başlıklı günlerin sertliği belirivermişti.”
Kurtuluş Savaşı yılları…
Eli silah tutan bütün erkekler cepheye gönderilmiştir. Köyde yalnızca yaşlılar, kadınlar ve çocuklar kalmıştır. Herkesin tuza, şekere, ekmeğe hasret kaldığı o günlerde Halime geçimini sağlamak için sandalla Karadeniz’e açılır. Erkek kılığına girerek oğlu ve iki tayfasıyla çıktığı ilk seferinde bin bir zorlukla mücadele eder. Bu zorluklar onu yıldırmaz; Karadeniz’e tutkuyla bağlanır Halime…
Rıfat Ilgaz, tarihte örneğine az rastlanan bir kahramanın hikâyesini anlatıyor. Bir kadın kaptanın fırtınalar, azgın dalgalar ve korsanlarla mücadele ederek İnebolu’ya cephane taşımasının romanıdır bu.Halime Kaptan, Türk kadınının ülkesi için denizlerde verdiği mücadelenin ve Kurtuluş Savaşı’na cephane kadar, dalga dalga “umut” taşımasının da bir belgeselidir.