Ülkü Tamer, hayatı boyunca edebiyat dünyasının içinde hem yazar hem yayıncı hem de okur olarak yer almış ve o yıllarda bin bir fedakârlıkla çıkan edebiyat dergilerinin hemen hemen hepsini özel bir titizlikle incelemiştir. Kendi de hem dergicilik hem yayıncılık heyecanına kapılmış ve bir şair olarak edebiyatın -kendi deyimiyle- “altın çağı”nı doya doya yaşamıştır. Bu durum, doğal olarak şairin yazma serüveninin son derece renkli ve ilginç hale gelmesine vesile olmuştur.
Hayal Gücünün Sınırsız Denizi, Ülkü Tamer’in sanata ve özellikle edebiyata olan bakış açısını anlama açısından önemli bir hazine. O günün edebiyatını bazen ironik bazen de içli bir biçimde değerlendiren şair, anlamların sınırsızlığını ve bu sınırsızlığı inşa eden bütün patikaları gözler önüne seriyor. Ülkü Tamer’in edebiyat dünyasının izlerini daha da aydınlatan bu yazıları; edebiyatın değerini, haysiyetini ve anlamlarını düşünmek isteyenler için önemli bir merkez nokta olarak da kabul edilebilir.