CASANOVA, ölüm döşeğindeyken yazdığı “Hatıralarını” hayatta kalan bir akrabasına yolladı. Bu akrabası, bu yazılanları 1820 yılında aklın almayacağı bir fiyata, Alman yayımcı F. A. Brockhaus'a sattı. Hatıralarının başlığı şöyle idi: “Hayatımın 1797 yılına Kadar Süren Hikâyesi”. Fakat bu hikâye 1774 yılında sona eriyordu ve geri kalan kısmını ele geçirmek için girişilen çaba boşa gitti.
Brockhaus bu “Hatıraları” Almanca’ya çevirtti. 1822-1828 yılları arasında 12 cilt halinde yayımladı. Kitap büyük bir başarı kazandı. Fakat eleştirmeciler bu hatıraların gerçekliğine inanmadılar. Hatta Casanova'nın yaşamadığını ileri sürdüler. Bu iddialar Fransa’da büyük yankılar yaptı.
Kitap, Fransa'da yayımlandığı zaman ilk başta Paul Lacroix veya Stendhal'in yazdığı sanıldı. Sonra araştırmacılar ve eleştirmeciler Casanova'nın hatıralarının gerçekliğini gösterdiler.
Dünyanın her yerinde bu “Hatıraların” yıllar boyu çeşitli dillerde, çeşitli baskıları yapıldı. Okuyucular bu eseri çok beğendiler. Casanova’ya verilen edebi değerin, olağanüstü ilginin sebebi nedir? Hatıraların özelliği daima taptaze oluşudur. İçindeki canlılık, gerçeklik ve sıcaklık diğer romanlarda kolay bulunmaz.
Seçkin aydınlar Casanova'yı Don Juan gibi bir efsane kahramanı olarak görürler. Casanova çok sevildiği için bu eser onun cesaretlerle dolu hayatında birçok örnekler alınarak hazırlanmıştır. Böylece siz de bu romanda onun gerçek kişiliğini bulacaksınız.