Herkesin bildiği, ancak kimsenin konuşmadığı gizler vardır. Topluluklar biraz da bu gizlerle ve onların yarattığı hayaletlerle bir arada yaşarlar. Anadolu’da da bir hayalet dolaşıyor yüz yılı aşkın süredir. Kanlı şiddet olaylarında öldürülen, yerlerinden yurtlarından edilen yüz binlerce insanın hayaletleri onlar. Fakat kimi zaman yaşayan insanlar da hayaletlere dönüşebilir, özellikle de kimliklerini inkâr etmek, kendilerini gizlemek zorunda kaldıklarında. Brigitte Balian ve Varoujan Artin de Fransa’dan Türkiye’ye o hayaletlerin izlerini sürmek için geliyorlar Ermeni Hayaleti’nde. Atalarının terk etmek zorunda kaldığı ve daha önce hiç ayak basmadıkları topraklarda yaşadıkları tedirginlik, zamanla, hayaletlerin izlerini her yerde görmeye başladıklarında derin bir meraka ve tanıma arzusuna bırakıyor yerini. Böylece, İstanbul’dan Diyarbakır’a, Dersim’den Sivas’a, oradan yeniden İstanbul’a uzanan bir yolculukla, Anadolu’nun Müslümanlaştırılmış Ermenilerinin, yok edildiği sanılan Ermeni hayaletlerinin bugün hangi suretlerle ve hangi koşullarda yaşadıklarını kendi gözleriyle görüyorlar. Tüm tabulara ve zorluklara meydan okuyan, her şeye rağmen direnmeyi ve yaşamayı başaran bu insanların karşısında hem bugüne dek doğru bildiklerinin yanlış olduğuna tanık oluyor, hem de hiç beklenmedik yerlerde uç veren umut kırıntılarıyla aydınlanıyorlar. Laurent Marchand, Guillaume Perrier ve Thomas Azuelos, Ermeni Hayaleti’nde Türkiye’nin en büyük tabularından birinin altını cesur kalem ve fırça darbeleriyle çiziyorlar.