Hidropolitik, uluslararası siyaset literatürüne henüz yeni girmiş bir disiplin olmasına rağmen, genel iktisadî coğrafya ilişkilerinin çözümlemesinde çok ciddi akademik ve siyâsî bir rol üstlenmeye başlamıştır. Özellikle, 1989 Sovyet blokunun dağılmasının ardından, tarihsel Doğu-Batı çatışmasının Kuzey-Güney ekseninde küresel bir mücadeleye dönüşmesi, sıvı ve gaz enerji kaynaklarıyla, bu kaynakların nakil güzergahları ve pazarlanması dünya finans sektörünün hakim aktörlerini yeni bir dünya paylaşım mücadelesiyle karşı karşıya getirmiştir.
Gaz ve sıvı halde bulunan bu hidrografik kaynakların “dünya adası”nı oluşturan dört kıtadan Avrasya anakarasının Hazar çevresiyle, Orta Asya ve Uralların doğusuyla (Sibirya), bu kaynakların nakliye yollarının Kafkaslar üzerinden Kuzey ve Doğu Anadolu hattı dikkâte alındığında, günümüzde olduğu kadar, gelecekte de gerek dünya enerji tekellerinin, gerekse buna bağlı devlet siyâsetleri bu hidro-politik üzerinde şekillenecektir.
Özelde Hazar hinterlandını oluşturan kapalı deniz alanına kıyıdaş (Rusya, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Kazakistan) ülkelerle, Kuzey doğu Anadolu “Sınıraşan sularla” (Çoruh havzası) komşu olan ülkelerin (Türkiye, Azerbeycan, Gürcistan, Ermenistan) karşı karşıya kaldıkları problemlerin tahlil edildiği bu çalışma, enerji dağıtım hatları üzerinden yürütülen ekonomi-politik mücadele ile, bölgenin neden istikrarsız hâle getirildiğine cevap olacak niteliktedir.