HECE dergisi her yıl haziran ayında yayımlamayı gelenek hâline getirdiği üç aylık tematik özel sayılarından bir yenisi olan Türk Sineması Özel Sayısı ile 2024 yılında da okurlarını selamlıyor. İki cilt hâlinde yayımlanan bu özel sayının editörlüğünü Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı ve Hatice Bildirici yaptı.
Türkiye’de sinemaya duyulan ilgi bugün neredeyse 60’lı 70’li yılları yakaladı. Ancak bu ilginin Türk sinemasından çok yabancı sinemaya, Doğu’nun ve Batı’nın eski ve yeni sinemalarına ve özümsenmeyen teorik metinlere doğru bir temayülü olduğunu biliyoruz. Türk kültürü ve medeniyetinin bilimle ve sanatla yoğrulmasını isteyen herkes gibi biz de Türk sinemasının gelişmesini, dünya çapında bir marka hâlini almasını; bu toprakların özgün sesinin, söyleminin sözcüsü olmasını, insanlığa miras kalacak filmlerle büyümesini arzu ederiz. Ancak bu filmler vücut bulurken ve seyircisi ile buluşurken; entelektüel çevrelere büyük bir rol düşmekte. Özellikle endüstri olmaktan öte bir sanat olarak sinema üzerine düşünen ve yazan herkesin yönünü en az yabancı sinema kadar ve mutlaka daha fazla Türk sinemasına çevirmesini isteriz. Yaklaşıp bakmak, üzerinde düşünüp, yazıp tartışmak; sağlıklı ve tutarlı bir inceleme ve eleştiri ortamı oluşturmak, “sağ”a “sol”a çekiştirmeden, benimki sizinki demeden dikkatimizi Türk sinemasına vermek istedik.
Sinema literatürümüze baktığımızda Türk sinemasını konu edinen metinlerin yabancı sinema üzerine düşünen metinlerle kıyaslandığında oldukça sınırlı sayıda olduğunu ve bu sınırlı sayıdaki metinlerin yeterliliklerinin de tartışmaya açık olduğunu görüyoruz.
Türk sineması ülkemizdeki siyasi ve sosyal gelişmelere paralel biçimde birtakım darboğazlardan geçti, aydınlık günler gördüğü gibi dönem dönem durma noktasına geldiği de oldu. Uluslararası başarılara imza attığı da oldu, uluslararası başarı kazanan filmlerin boş salonlara oynadığı da. Türk edebiyat, sanat ve düşünce dünyasına hizmeti şiar edinmiş HECE, tabii biçimde Türk sinemasını da odağına almayı görev bildi.
Türk sinema tarihinin aşamaları, meseleleri, tartışmaları, sinemamızdaki olgular, yönetmenler ve eleştirmenleri ele alarak sinema dergileri üzerinden de bir okuma yapmayı hedefledik. Sinemamızdaki yükseliş ve düşüşlerin nasıl gerçekleştiği, bu salınımın sebepleri, sonuçları ve bugün ulaştığımız nokta üzerinden geniş bir değerlendirmeyle bir kaynak eser ortaya koymaya niyetlendik. Bilhassa bağımsız/arthouse sinema ve popüler sinema arasında bir üçüncü yolu tutan ve her kesimden insanı kavrama yetkinliğine sahip filmlerin festivallerde hak ettiği ilgiyi görmemesi, sinema okuryazarlarının, eleştirmenlerinin bu filmlere hak ettiği ilgiyi göstermemesi bu özel sayının temel mevzularından biri oldu. Türk sineması, Türk edebiyatı ve entelektüel hayatıyla paralellikler ve çelişkiler taşıyor.
Türk sinemasını tam tekmil, eksiksiz ve kusursuz bir şekilde incelemenin mümkün olmadığı açık. Dolayısıyla çabamız sinema yazınının; yeni dönem sinemasına ölçüsüz övgü, eski dönem sinemasına sınırsız eleştiri cenderesinden kurtarılıp kısmen eksikli de olsa incelenmesidir. Türk sineması ile profesyonel ya da amatör biçimde ilgili olan her sinemasever için kaynak teşkil etmesini istediğimiz bu çalışmanın sinema araştırmacıları ve eleştirmenlerine Türk sineması üzerine yapılacak tartışmalarda bir bakış vermesini diliyoruz.
Sinema yazarlarımız, Radyo Televizyon Sinema Video bölümlerinde akademik çalışmalarını yürüten hocalarımız, sinemayı gönülden seven deneme ve kurmaca yazarlarımız ve yönetmenlerimizin kaleme aldığı metinlerden oluşan bu özel sayıyı; “Tarihi ve Kavramsal Çerçeve, Eleştiri ve Sinema Dergileri, Yönetmen Söyleşileri, Yönetmenler ve Filmler, Yeşilçam’ın Yüzleri, Türk Sinemasında Öne Çıkan Mevzular ve Uyarlamalar” başlıkları ile bölümlere ayırdık.
Bu özel sayının oluşmasına yazıları ve söyleşileri ile katılan kıymetli yazar ve yönetmenlerimize teşekkür ediyoruz.
2025 Ocak ayında yayımlanacak olan 49. özel sayımızın “Oğuz Atay” başlığı ile hazırlandığını kıymetli okurlarımıza bildirmek isteriz.