“Hastasının ciğerindeki lekenin sorumlusunun evinin duvarındaki leke olduğunu bilen hekim, iyi hekimdir. Hekimlik hikâye biriktirme sanatıdır...
Hastanın hikâyesini dinlemektir aslında hekimlik. ‘Al bu ilaçları yut,’ demek bir şey değil, ondan bir şey çıkmıyor zaten. Ben hekimliğin böylesini görür görmez vazgeçtim.”
Ercan Kesal, çocukluğunda hekimlere özenmesiyle başlayıp tıp öğrenciliğine uzanan kendi hikâyesi üzerinden, hekimliğin değişik çehrelerine bakıyor: mecburi hizmet, taşra hekimliği, muayenehanecilik, uzmanlık, “hastanecilik”... Hekimliğin emek süreci, zorlukları, hazları, muammaları üzerine düşünüyor. Tabii, hekimlerin toplumsal ve siyasal sorumlulukları üzerine de...
Hekimlik Sanatları, hekimliğin gerektirdiği beceriler yanında, onun sinemayla, sanatla ve edebiyatla kesişimlerine de eğiliyor... Ercan Kesal’ın kendi deneyiminden hareketle... Ve “Daha çok bilgi yerine biraz daha bilgelik,” “Hastalık yoktur, hasta vardır,” gibi öğütlerle.